Nefes alamadığın, boğulma duygusunu hissettiğin anlar oluyor mu?

En son gerçekten samimi olarak biri sana nasıl olduğunu sordu?

İnsan bir noktadan sonra tüketecek bir şey bulamayıp kendini tüketmeye başlar mı?

Kafanı Kaldırma Zamanı

Her şeyi içine atarak nereye kadar ilerleyebilir insan? Daha ne kadar yüklenebilirsin kendine? Bunu yapmak doğru değil.

Biliyorum bunu yapmamak kolay değil. Ancak bir noktada yeniden başlayabilmeli ve en önemlisi geride bırakmayı öğrenmelisin. Hayatının hangi döneminde olursan ol seni kıranlar olacak. Dışarıya ben aslında çok güçlüyüm görüntüsünün içinde, kendi dünyanda sana sorsam nasılsın diye, neler dökülür ağzından?

Eminim çok şey anlatırsın ama yine kendini anlatamazsın. Çünkü o kadar çok alışmışsın ki geride bırakmayı, geçiştirmeyi…

Keşke ilerlemek bu olsaydı, keşke halının altına süpürdüklerin okus pokus ile yok olsaydı. Yıllar sadece yaşını değil ruhunu da yaşlandırıyor. Kırgınlıkların ağırlığı iyice artmaya ve sarsmaya başlıyor.

Bir gün ne yapmam gerekiyor, ne yapmalıydım dediğinde…

Zamanı geriye alamayacaksın. Ve hiç kimse sana seni avutacak birkaç klişe cümleden başka bir şey söylemeyecek. Ve yıprandığınla, üzüntünle, kırgınlıklarınla veda edeceksin.

Sence hala bir şeyleri değiştirmenin zamanı gelmedi mi?

 

Işığını Keşfet!

Hissettiklerinin seni hapsetmesine izin verme. Doyasıya yaşa, yaşa ki geliş. Yaşının kaç olduğu önemli değil. Sınavın nefes aldığın sürece devam edecek. Hiç başına gelmez dediklerin gelecek, o bana bunu asla yapmaz dediklerin seni yanıltacak. Ve sen her defasında ilerlemeyi başaracaksın. Başaracaksın ki, daha güçlü ve daha iyi hissedebileceksin. Ağlayacaksın, bazen her şeyi yakıp yıkmak geçecek içinden ama kafanı kaldırdığında bakışlarının sessizliği ve keskinliği en iyi cevap olacak.

Biliyorum zor, etrafımızda olan biten her şey öyle yıpratıcı bir hal almaya başladı ki, umutsuzluk öyle bir kaplıyor ki insanı, kendi içinde bile kaçacak yer arıyor insan. Uzandığımda bazen nefes alamadığımı hissediyorum irkiliyorum hemen. Biliyorum birçoğunuza oluyor, yine biliyorum ki bundan pek bahsetmezsiniz. Endişeler, sorular, insanları tavırları o kadar çok şey bir anda doluşuyor ki beynime çıldıracak gibi hissediyorum.

Ancak her defasında ilerlemeye devam ediyorum ve edeceğim…

Bir anda oldu bitti ile olmuyor bu iş. Öyle bir yıpranıyorsun ki hiç ummadığın kişi sırtından bıçağı öyle bir vuruyor ki işte o zaman dank ediyor. Bu noktada işin işten geçmemesi gerekiyor. Yani kolay olan karanlığa kapılmak, içine kapanmak, konuşmamak, küsmek, insanlara düşman olmak…

İşte bu noktada daha iyi daha güçlü olmak önemli. Önemlisi inan bana daha “iyi” olmak önemli. Biliyorum zor, biliyorum kabul etmek kolay değil. Ama bunu başardığında olayları değerlendirmen daha kolay olacak. Detayları daha iyi farkedeceksin. En önemlisi her zaman kazanmanın “her şeyi almak” olmadığını öğreneceksin. Kendini daha çok sevmenin sana her şeyden daha iyi geleceğini gördüğünde seni üzen şeylerin o kadar da canını yakamayacağını fark edeceksin.

Bunları sonraya bırakma, bırakma ki yolun başına geri dönmek istediğinde her şey için çok geç olmasın!

Bir zaman makinem yok ama olsaydı bu dünyadan göçüp giden insanlardan sadece birine bile sorabilseydim söyleyebilecekleri tek şey “zaman” ile başlayan cümleler ve yakınmalar olacaktır.

Takılma, içine atma!

Yaşa, sindir ve devam et.

Unutma zorundasın!

Sen kendine sahip çıkmak zorundasın…

Bilgilendirme: Bu yazı yazar (Serkan Can) tarafından ilk olarak 03.09.2017 yayınlanmıştır. 15 Aralık 2020 tarihinde güncellenerek yeniden yayına alınmıştır.

Müteşebbis. Web projeleri yönetir.
Hoşunuza gidebilir
youtube banner