Çoğu zaman doğru olandan ziyade işene gelenin kazandığı bir benlikte, nereye kadar kendini ‘kazandım’ diye kandırabilir insan?

Ne yaşanırsa yaşansın hep pas geçen, geçiştiren deyim yerindeyse halının altına süpüren bir psikoloji ile hareket ediyor insan. Kendini o kadar kırılmış ve kaybetmiş hissediyor ki yeni bir hayal kırıklığını kaldıramayacağını düşünüyor. Bu da onu daha korkak, daha önyargılı, daha içe kapanık bir hale getiriyor.

İşin garibi bunu dile getirdiğinde ise tüm silahlarıyla sana saldırmaya başlıyor. Çünkü sabrı yok. Sabredemediği şey aslında kaybetmekten ziyade kendi yüzüne gerçeklerin çarpılması. O buna alışmış, o yok saymaya uzun zamandır devam ediyor. Karşında farklı bir reaksiyon gördüğünde ise “sen kim oluyorsun ki” duygusu onu saldırgan bir canavara dönüştürüyor.

Kendini anlatamadığında ölüm sessizliğine bürünmek bazen olayı daha iyi çözümlemenizi sağlar.

İnsan çok güçlü duygulara sahiptir. Aşk, nefret, intikam, özlem… Sayısız birçok örnek verilir. Kendini duygusuz ilan eden, aman dünya benim umrumda değil diyenlerin iç dünyası o kadar karışıktır ki ortaya çıkarıp koysak filmlere konu olur. İşte bu inkar olayının temelinden yukarıda bahsettik. İnsanlar bunu bir koruma olarak algılamaya başladılar. Kısa yoldan yaftalamak, önyargı ile hareket etmek ‘bu nasıl olsa öyle’ deyip geçiştirmek insanların kolayına geliyor.

İnsanlar hakkında çabuk fikirlere kapılmayın…

Ne kadar tanıdığınız önemli değil. Hiç kimse bir başka birini tam anlamıyla tanıdığını söyleyemez. Bir anne bile… Herkes değişir, insanlar değişir. Burada okları sana çevirelim sen değiştin, insanların değiştiğini gördün hala ben her şeyi bilirim havalarının kendine bir faydası var mı sanıyorsun? Kesin hükümler vermeyi ya da kafanda kurduğun senaryolardan yargı dağıtmayı bir kenara bırakmalısın.

Sakinleş, yoluna devam et!

Duygular bizi biz yapan şey. Ancak duygularına teslim olursan sert dalgalı bir okyanusta savrulup durursun. Demir attığın limanlarda mutluluk bulamazsın. Daha fazla hayal kırıklığı, daha fazla karamsarlık ve içinde yeyip seni bitiren koca bir öfke ile baş başa kalırsın. Zaman zaten senin en büyük düşmanın, seni tüketmek için saniyeleri sayıyor.

Şimdi!

Kafayı kaldırıp teraziyi doğru oturtma zamanı, daha sakin daha soğukkanlı olma zamanı. Ben kazandım değil, bırak onlar kazandığını zannetsin deme zamanı…

Bilgilendirme: Bu yazı yazar (Serkan Can) tarafından ilk olarak “Hislerin Seni Hipnotize Etmemeli” başlığıyla 23.09.2017 tarihinde yayınlanmıştır. 18 Aralık 2020 tarihinde güncellenerek yeniden yayına alınmıştır.

Müteşebbis. Web projeleri yönetir.
Hoşunuza gidebilir
youtube banner